Psikoloji Günleri 3’te Nöropsikoloji Konuşuldu

15 Nisan 2016

Bu yıl 3.’sünü düzenlediğimiz Psikoloji Günleri, “Nöropsikoloji” temasıyla 14–15 Nisan’da Kandilli Yerleşkesi konferans salonunda gerçekleştirildi.

Psikoloji Günleri’nin açılışında konuşan Rektörümüz Prof. Dr. Musa Duman, “Kuran-ı Kerim’de ‘şer bildiklerinizde hayır vardır, hayır zannettiğiniz şeylerde de şer vardır’ diye bir ayet-i kerime vardır. Bunun gibi hayatımızda küçük gibi gözüken şeylere tutunduğumuz zaman psikologlara iş düşmeyecek bir toplumsal yapıyı kurma imkânı doğacaktır ama bu irtibat noktalarında zayıfladığımız için günümüzde en ihtiyaç duyulan kişiler psikologlardır. Tabii ki bilim adamları olarak bu bilimi ilerleteceksiniz ancak dilerim insanların sizlere çok ihtiyacı olmaz.” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Nörobilim Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, beynin işlevsellik kavramını John Locke'ın boş levha ve Descartes'ın sol beyin kaynaklı işlevsellik görüşü bağlamında değerlendirdi. İki görüşün de bugün eleştirildiğini dile getiren Tanrıdağ, "Değer verdiğimiz iki felsefi görüş, yapılan beyin araştırmaları tarafından doğrulanmıyor. Bugünkü araştırmalarla görüyoruz ki insan, zihni boş olarak dünyaya gelmiyor. Dil mekanizması doğumdan önce gelişiyor.”

“Beyin Temelli Düşünmek için Sezgilerinize Güvenin”

Descartes’ın sol beyin temelli düşüncelerinin günümüzde eksik bulunduğunu ifade eden Tanrıdağ, “Descartes sağ beyin özelliklerine dair bir şey söylememiştir. Beyin araştırmaları, sağ beynin bütüncül, sezgisel, görsel, alternatife dayalı düşünce tarzının insan için daha uygun olduğunu söylüyor. Sadece sol beyin kaynaklı düşünürsek robotlaşma başlar. İnsanın yerine asla robot koyulamaz. Araştırmalar, sezgisel olanın, içten gelen ilk şeyin doğru olduğunu söylüyor. Sol beyin ile düşünmeye ben Nazi mantığı diyorum.  Bu mantığın esiri olmaktan uzak durun. Beyin temelli düşünmek için sezgilerinize güvenin.” dedi.

“Uzlaşırken Beynimizde Neler Oluyor?” başlığında konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. E. Timuçin Oral, çatışma kaçınılmazdır ama uzlaşma mümkündür, diyerek “Dünyanın başlangıcından beri taraflar olduğu için bir uzlaşma olmak zorunda. En çok taraf olunan konular ırk, din ve cinsiyet. Cinsiyet, en yaygın çatışma ve dolayısıyla uzlaşma alanıdır.” diye konuştu. “Neden uzlaşıyoruz?” sorusuna sosyal bir varlık olduğumuz için cevabını veren Oral, “Başkalarıyla bir arada yaşıyoruz, sürekli bir iletişim hali içindeyiz, bu nedenle uzlaşmak zorundayız.” diyerek Harold Glass’ın uzlaşmaya giden yolda ortaya koyduğu kavramları anlattı.

Çok Rüya Görmek Uyku Kalitesini Düşürüyor

Üniversitemiz Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Itır Tarı Cömert, “Uyku ve Rüyalar” başlıklı konuşmasında, uykunun öğrenme mekanizması için olmazsa olmaz bir süreç olduğunu ifade etti. Uyku-öğrenme ilişkisi ve rüyaların uyku için ne anlama geldiğini anlatan Cömert, “Uyku, vücudun kendini yenilediği aynı zamanda gün içinde öğrendiklerimizi klasörlediği bir çeşit dinlenme süreci. Uyku ve rüya kişisel bir süreç. Her ikisi de yaşanan şeylerle biçimleniyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki yaşamlardaki içeriğe benzer şeyler rüyalarda görünüyor.” Uykuyu, senaristi, yönetmeni ve oyuncusu aynı olan bir filme benzeten Cömert, “Sizin kurguladığınız bir filmi dışarıdan izliyormuş gibi görünüyorsunuz rüya sırasında. Gördüğünüz rüyaları hatırlıyorsanız iyi uyumamışsınızdır. Rüyaları hatırlamıyorsanız kaliteli bir REM uykusu uyuyorsunuzdur. Araştırmalar, çok rüya görenlerin çok sık uyandığı ve rüyaları anımsadıkları için uyku kalitelerinin düştüğünü gösteriyor.” diye konuştu.

Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hanna Nita Scherler “Bilinç Gelişimi ve Psikopatoloji ile İlişkilendirilmesi” başlığında bilgi ve deneyimlerini paylaştı.

En Güçlü Bağ, Anne ile Bebek Arasında

İkinci gün oturumlarında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Barış Korkmaz, Bağlanmanın nörobiyolojisini anne-bebek ilişkisi üzerinden aktardı. En güçlü bağlanma türünün anne ile çocuk arasındaki bağlanma olduğunu söyleyen Korkmaz, bebeği sadece mekanik tarzda beslemenin, temel gereksinimlerini karşılamanın bağlanma oluşturmayacağını; bebeklerin ruhsal ve zihinsel gereksinimleri için de bağlanmaya ihtiyaçları olduğunu dile getirdi.

Psikoloji Günleri 3, Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Canan’ın “Beynimizin Bilinmeyenleri”, Şehir Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Reyyan Bilge’nin “Bu Konuşmayı Unutma, Hatırla Ama!” başlıklı sunumlarının ardından Psikiyatrist ve Yazar Cem Mumcu söyleşisiyle sona erdi.