Psikoloji Günleri 5 Yoğun İlgiyle Gerçekleştirildi

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Psikoloji Kulübü’nün bu yıl 5.’sini düzenlediği Psikoloji Günleri, 3-4 Mart’ta yoğun bir ilgiyle Haliç Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. 

Psikoloji Kulübü’nün hazırladığı Psikoloji Günleri, bu yıl Psikoterapi temasıyla 5. kez düzenlendi. Psikoterapi alanında uzman psikiyatr ve psikologların konferansları ile atölyeler ve daha birçok etkinliğin yer aldığı Psikoloji Günleri, 15 üniversiteden 1000’in üzerinde öğrenci ağırladı. 

Psikoloji Kulübü Başkanı Ebrar Coşkun’un etkinlikle ilgili bilgi verdiği konuşmasıyla başlayan Psikoloji Günleri, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gaye Saltukoğlu’nun konuşmasıyla devam etti. Saltukoğlu, öğrencilerin 5 yıldır gösterdiği özveri ve çabayı takdire şayan bulduğunu belirterek, öğrencileriyle gurur duyduğunu ifade etti. 

“Psikologların sorumluluğu büyük”

Öğrencilerin yoğun katılımlı bir programa imza atmalarının memnuniyet verici olduğunu kaydeden Rektörümüz Prof. Dr. Musa Duman ise şöyle konuştu: “Psikoloji, insanlığımızın ihtiyacı olan önemli bir alan. Bu alanda sizler büyük bir görev ifa edeceksiniz. Büyük bir sorumluluk alıyorsunuz. Psikoloji doğrudan insanla meşgul olan bir alan. Dolayısıyla psikolog önce kendisi ve toplumla barışık, çevresiyle uyumlu olmalı. Psikologlar kendisini geliştirirken, değerlere bağlı, insanı gözeten ve tanıyan bilgi birikimine sahip olmalı ki çevresindeki insanlara faydalı olabilsin. Bu toplantının da insanlara faydalı ve başarılı geçmesini diliyorum.” 

“Psikolog ötesini görebilmeli”

Açılış konuşmalarının ardından Uzman Klinik Psikolog Ayşegül Kalem “Terapistin Yolculuğu: Terapi ve Ötesi” başlıklı sunumuyla açılış konferansını gerçekleştirdi. Anlatmaya çalıştığını uygulayabilen terapisttin iyi terapist olduğunu kaydeden Kalem şöyle devam etti: “Modelleyici olabilmenin çok büyük önemi var. Bu yüzden terapistler ücretli arkadaşlar değildir. Danışanlara ne yapmaları gerektiğini söylemezler. Bizim işimiz, karşı tarafa onun için neyin iyi olduğunu anlatıyor olmak değildir, bilemeyiz çünkü. Biz sadece, onun kendisi için neyin iyi olduğunu keşfediyor olmasına destek verecek donanıma sahibiz. Karşımızdaki depresyon vakasını, semptomları, şikâyetleri, problemleri görüp bunları çözümleyecek bireylermiş gibi davranmak değil yaptığımız şey; ötesini görebiliyor olmak, çünkü gerçek değişim orada başlıyor.” 

Terapinin en önemli ögesinin danışanla terapistin kurduğu ilişki olduğunu söyleyen Kalem, bu ilişkiyi anne çocuk arasındaki bağlanma ilişkisine benzeterek, “Güvenli bağlanma söz konusu olduğunda beyninizin esnekliği çok daha etkindir. Bu esneklik, yani öğrenmeye açık olma durumu güvenli  bağlanmanın olduğu terapötik ilişkide iki katına çıkıyor. Güvenli bağlanma yoksa öğrenme çok zordur. Terapistiniz dünyanın en iyi üniversitesinden emeritus profesör olsa bile terapi odasına girdiğinizde o insanla olmak size iyi gelmiyorsa orada olmamalısınız.” diye konuştu.

“Birçok terapist can çekişiyor”

Terapistlerin başkalarının hayatına destek olmaya çalışırken kaçınılmaz olarak yıprandıklarını, bu nedenle terapistlerin de terapi almaları gerektiğinin altını çizen Kalem, “Ne olursa olsun biz de insanız. Araştırmalara göre ikincil travma ya da tükenmişlik yaşayan terapistlerin oranı %25. Destek veren bir kişi olarak destek alanların oranı ise sadece % 1. Bu demek oluyor ki birçok terapist bana bir şey olmaz düşüncesiyle can çekişiyor.” 

Psikoloji bölümlerinde okuyan öğrencileri ve alan uzmanlarını bir araya getirmek, farklı çalışmalar ve yaklaşımlar konusunda öğrencilerde farkındalık geliştirmek amacıyla düzenlenen Psikoloji Günleri, iki gün boyunca psikoterapi alanındaki geleneksel ve yeni uygulamalara odaklandı. Katılımcılar, düzenlenen konferanslar sayesinde uzmanların çalışmalarını dinleme fırsatının yanında, sosyal aktivitelerde de yer aldı. Geçen yıllarda da birçok üniversiteden yüzlerce öğrenciyi ağırlayan Psikoloji Günleri, bu yıl 1000’in üzerinde katılımcıya ulaştı.