“Bizden Bir Modelle Kadın Hareketinde Yer Almalıyız”

14 Nisan 2017

Edebiyat Fakültesi tarafından hazırlanan “Toplum ve Aile Konuşmaları”, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Tuba Nur Sönmez’in “Türkiye’nin Demokrasi Mücadelesinde Kadın” konferansıyla Üsküdar Yerleşkesi’nde başladı.

Türkiye ve dünyadaki kadın çalışmalarını yakından takip eden ve kadın oluşumları arasında fikirleriyle yer alan Tuba Nur Sönmez, geleneksel feminist akımının doğuşundan itibaren ele aldığı konuyu, ülkemizdeki kadın hareketinin başlangıcı, gelişimi ve sekteye uğraması ile kadın hareketiyle modernleşmenin paralel ilerleyen tarihi üzerinden detaylandırdı.

Osmanlı’nın son yıllarında görülen kadın hareketinin dünyayla paralel gittiğini, hareketin belli başlı isimler etrafında şekillendiğini söyleyen Sönmez, ilk kadın partisi olan Kadınlar Halk Fırkası’nın kurucusu Nezihe Muhittin’in öneminden ve Halide Edip Adıvar’ın “aydınlatılmış, eğitilmiş anne modeli”nden söz etti.

28 Şubat Sürecinin Kadın Hareketine Etkisi

Sönmez, kadın duyarlılığını ve kültürü en çok yaralayan şeylerden birisi olarak gördüğü 28 Şubat sürecinin, hakları için çalışan kadınlara var olma alanı açmasıyla önemli bir kırılma noktası olduğunu dile getirdi. O dönemde İslamcı feminist olarak görülseler de 1999 yılının Türkiye’deki kadın çalışmalarının altın devri olduğunu belirten Sönmez, kamusal alanda yeterli yer bulamayan kadının sesini duyurmak için başka alan arayışlarına girmesinin sivil toplum hareketini geliştirdiğinin altını çizdi.

Kadın hareketi tarihi ile modernleşme tarihinin beraber ilerlemesinin ilgi çekici olduğunu söyleyen Sönmez, kadının modernleşmede önemli bir figür olarak görülmesinin, modernleşmenin kadın üzerinden ilerleyen bir mücadele alanı olmasının tartışılması gerektiğini aktardı. Modernleşmenin feminist bakışı olumsuz etkilediğini belirten Sönmez, başörtülü kadınların kamusal alandan dışlanmasının feministler tarafından da kabul görmesinin dikkat çekici olduğunu ifade etti. 

“Kadın Sayesinde Sesimiz Daha Gür Çıkacak”

Türkiye’de hâlihazırda kadının bazı kalıplara sığdırıldığını, kadınların değerlerin öznesi haline getirilerek bu bakışın içselleştirildiğini ifade eden Sönmez; kültürel, siyasal ve ekonomik düzenin oluşturulmasında başat aktör olarak görülen kadın sayesinde Türkiye’nin sesinin daha gür çıkacağını dile getirdi.

Türkiye’de kadın çalışmaları alanının yeteri kadar önemsenmediğini, özellikle üniversitelerde bu alanda çalışmaların hız kazanması gerektiğini vurgulayan Sönmez, KADEM gibi birkaç dernek ve vakfın çalışmalarıyla konunun normalleştirilmeye çalışıldığını söyledi. Geleneksel feminist akımın domine ettiği kadın hareketinde söz sahibi olabilmek için kendi kültürümüzden, köklerimizle çatışmayan bir modelle öne çıkmak gerektiğini belirten Sönmez, “Batı’da kadın hareketinde kadının bireyselleştirilmesi öndedir biz de böyle değildir. Bizim kendi yollarımızı açmamız gerekiyor ki literatürde söz sahibi olalım. Literatüre kendi değerlerimizden beslenmiş bir dille yer almalıyız. Üzerine bir şey katmazsak şikâyet hakkımız da olmaz.” diye konuştu.